Özelleştirme Yasası’nın yürürlüğe girmesi ile birlikte dönemin UBP hükümeti tarafından yapılan ilk özelliştirme olan Ercan Havalimanı’nın vaziyeti tam bir talana dönüşmüştür.
Dönemin siyasi çevreleri ve onların maaşlı kalemleri tarafından “rekabet ortamı yaratılıp hizmetlerin ucuzlayacağı” masalı anlatılırken, ülkemizde rekabeti sağlamakla görevli olan Rekabet Kurulu, Ercan Havalimanı’nın 25 yıllığına özel bir şirketin TEKELİNE geçişini skandal bir sözleşmeyle onaylamıştır. Bu yetmezmiş gibi ardından gelen başka bir Hükümet de sudan bahaneler göstererek “özel tekele” 4 yıl ek süre vermiştir.
Tek başına KKTC’nin tüm yolcu trafiğini kontrolü altında bulunduran bir özel tekel şirketin, rekabetin olmadığı bir ortamda verdiği hizmetlerin kalitesini artırmak ya da ucuzlatmak gibi bir derdi de doğal olarak bulunmamaktadır.
Halk, devlete vergi adı altında bu kurumları işletmesi ve halka hizmet vermesi için para öderken, hükümet edenler kendi görevlerini doğru yapamadıklarından dolayı kurumları zarar ettirmektedirler. Ardından “Kurum zarar ediyor, satalım kurtulalım” diyerek kendilerine göre “en uygun” sermayedara üstelik halka sormadan kurumu teslim etmekte ve şirketin arzu ettiği kârı yine halkın cebinden sömürmesine izin vermektedirler.
Sözleşmedeki şartlara göre devletin Ercan Havalimanı’ndan edilen kârdan %47.8 alacağı olması gerekirken maalasef tekel konumunda bulunan şirket ne kdv ödemeyi kabul ediyor ne kar payı ödüyor, ne de yerel makamlarla işbirliğini düzgün şekilde yapıyor. Aksine, sunduğu hizmetleri fahiş rakamlarla fiyatlandırarak havayolu şirketlerinin tepkisini çekiyor. Bütün bu ekstra fiyatlamalar bilet fiyatlarına yansırken, televizyonlarda Bakanlarımız bilet fiyatlarının “bu sene, bilemedin gelecek sene” nasıl düşeceğini anlatmaktaydı. Ancak gerçek şudur ki; Hükümetlerimiz ilgili tekel şirketin, Ankara’daki bağlantılarından ürkmekte ve sözleşme gereği yetkilerini kullanmaya çekinmektedirler. Böyle olunca ilgili şirket de meydanı boş bulmakta ve kârını maksimize ederek gönlünün dilediğini yapmaktadır.
Söz konusu tekel şirket ile ilgili olarak bazı bakanlarla “rüşvet teklif etti” ya da “rüşvet istedi” gibi karşılıklı suçlamaların da yapıldığı daha dün gibi hatırımızdadır. Bazı milletvekillerinin ise bu şirketin evrak işlerinin takibini yaptığı iddiaları mevcuttur. İlgili şirketin kendi ortağı ile de mahkemelik olduğu ve karşılıklı olarak ciddi suçlamalarda bulunulduğu da basına yansımıştır.
Altı ayda bir basının karşısında topluca poz verilip “ha bitti, ha bitecek” denen Ercan Havalimanı inşaatı yanlış planlamadan dolayı uçakların kalkış ve inişlerini geciktirecek şekilde tam bir plansızlık ve hesapsızlık örneği olarak inşa edlmektedir. Bittiğinde tarihe geçecektir. Hava Trafik Kontrolden hiçbir uzman desteği alınmadan yapılan bu projenin gerçekleşmesi durumunda “Çift pistli bir meydanın nasıl olurda tek pistli bir meydana göre daha yavaş hizmet verebildiği?” sorusunu halk olarak kendimize hep birlikte soracağız.
Nerden bakarsanız bakın Ercan Özelleştirmesi Kıbrıs Türk Halkının 30 yıllık kaybına mal olacaktır.Özelleştirme! diye yatıp kalkan, yanıp tutuşan siyasilere sesleniyoruz; KKTC’deki ilk örneği ortadadır. Yüzünüze gözünüze bulaştırdınız! Ercan için yapılacak tek şey sözleşmeyi fes edip, başında siyasi atamaların değil liyakat sahibi seçilmiş profosyonellerin bulunduğu özerk bir Sivil Havacılık Kurumunun yönetimine verilmesidir.
Bu kadar kötü bir özelleştirme tecrübesi önümüzde mevcut iken halen kurumların özelleştirilmesi için çaba sarf eden bir aklın, halkın faydasına bir yanı yoktur. İşin içinde mutlaka başka kirli ilişkiler mevcuttur.