Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Ahmet Kaşif’in dün yapmış olduğu basın açıklamasında iddia ettiği gibi hava sahasını güvenliğini sorgulayan hiçbir açıklamamız olmamıştır.Yaptığımız tüm açıklamalar basın arşivlerinde mevcuttur dileyen açıp bulabilir. Sivil Havacılık Dairesi yönetimi personelden o kadar kopuktur ki yönetsel konularda yaptığımız “çalışma ortamının bozukluğu, olanakların yetersizliği ve iş yükünün artması” gibi eleştirileri bile hayret verici şekilde hava sahasının güvenliğe bağlayabilmektedir. Yaptığmız açıklamalar; çalışma şartlarının iyleştirilmesini, SMART binasında kırılan bozulan cihazların yenilerinin alınması veya tamir edilmesini, artan iş yüküne göre gündüzden geceye personel takviyesini içeren açıklamalardır. Yüzyüze yapılan toplantılarda bunlar aktarılmıştır. Ancak anlaşılan odur ki biz başka söylerken Sivil Havacılık Dairesi yönetimi önyargılı bakış açısıyla başka anlamakta üstüne birde aşağılamalara maruz kalmaktayız. Daire yöneticilerinin sebep olduğu bu sorunlarla ilgili Bakanlıktan bizlere herhangi bir görüşme çağrısı yapılmamıştır. Dialog olmamasının sebebi budur. Bu nedenle Sn.Bakan’ın sendikanın dialog kurulmadığı iddiası gerçeği yansıtmamaktadır. Sivil Havacılık Dairesi Müdürü Mustafa Sofi, sendikamızın yaptığı açıklamaların içeriğini doğru anlamadan yapmış olduğu, kontrolörleri aşağılayıcı söylemlerden ötürü bizlere özür borçludur. Dün akşam üstü yasaklanan grevimizle ilgili olarak da; Göreve geleli bir sene olmadan iki grev yasağına imza atan CTPBG-DPUG hükümetini halkın beklediği bu “büyük icraatları” gerçekleştirdiğinden dolayı tebrik ederiz!
BASKIYI ve AŞAĞILAMAYI KABUL EYMİYORUZ!
Sivil Havacılık dairesi Müdürü Mustafa Sofi’nin bir kaç gün önce, kendi personeli olan Hava Trafik Kontrolörlerine karşı yaptığı talihsiz açıklamlar Sivil Havacılık Dairesi tarihinde personele atılmış kara bir leke olarak tarihe geçmiş bulunmaktadır. Yapılan açıklamada “zaten az çalışıyorlar bir de fazladan personel istiyorlar” şeklinde ifadeler bulunmaktadır. Hava trafik kontrolörleri tüm dünyada nasıl çalışıyorsa bizde aynı şekilde çalışıyoruz. Hava Trafik Kontrolörlüğü yoğun konsantrasyon ve dikkat gerektiren bir iştir. Bu yüzden dünyanın en riskli işleri arasındadır. İki saatlik görevini tamamlayan kontrolörün yerine yedeği geçerek görevin devamlılığını aynı döngü ile sağlamaya devam eder. Görev başında iki saati aştıktan sonra çalışmaya devam eden kontrolörlerin radar ekranındaki uçak hareketlerini takip etmekte zorlandığı ve hata payının arttığı kaza-kırım araştırmalarında görülmüştür. Buna bağlı olarak da uçaklarda bulunan insanların yaşamlarının tehlikeye girmesi söz konusudur. Ancak, daire yöneticilerinin yaptığı hesaba göre değerlendirirsek; Kontrolörler uçaklarla konuşmadıkları sürece, itfayeciler yangın çıkmadığı sürece, teknisyenler arıza olmadığı sürece, askerler savaşmadıkları sürece hiçbir iş yapmıyorlar anlamındadır!
Hava trafiğinde sürekli artış yaşanmakta ancak birçok defa yaptığımız çağrılara rağmen yeni personel alınmamaktadır. Bir kontrolörün yetişmesi 2-3 yılı bulmaktadır. Bunlar daire tarafından iyi bilinmesine rağmen konuya gereken önem verilmemekte ve de “Nasıl olsa işler döner” mantığı ile personelin sırtına daha da yük bindirilmektedir. Sendikamız gece nöbetlerinde oluşan yorgunluğun azaltılması amacıyla sadece geceleri ekiplerdeki kontrolör sayısının bir artırılmasını talep etmiş ek-mesai sorununa ise gündüz ekiplerinden gece ekiplerine personel kaydırılarak çözüm bulunabileceği önerisini yapmıştır. Buna rağmen kontrolörler ek-mesai açgözlüsü olmakla suçlanmıştır! Burdan Sayıştaylığa açık çağrı yapıyor ve Sivil Havacılık Dairesinde çalışan hem üst düzey hem alt düzey personelin tamamının ne görev yaptığı ve ne kadar ek-mesai aldığının araştırılmasını talep ediyoruz.
Yaptığı talep karşısında bir kısım çalışan amirliğe çağrılarak sorgulanmış ve gözdağı verilerek çalışan üzerinde baskı kurulmaya çalışılmıştır. Sürekli, ortaya aslı olamayan dedikodular atılarak sendika yönetim kurulu sindirilmeye çalışılmaktadır. Bu hareketler hangi yöneticilik anlayışına sığmaktadır? Yaptığımız her öneriyi küçümseyen ve art niyet arayan, eleştiriye ise kesinlikle tahamlü olmayan ve bunu kendine karşı yapılmış bir hakaret olarak gören bir yönetim anlayışı bugün Sivil Havacılık Dairesinde maalesef mevcuttur. En üzücü nokta ise bir kurum Müdürünün yaptığı açıklamalarla zaten hassas olan çalışma ortamını germesi, kendi personelini haksız yere açgözlü ve bu kadar aşağıda görmesidir. Böyle bir zihniyeti kabul etmediğimizi ve Sivil Havacılık Dairesi ile olan tüm ilişkilerimizi askıya aldığımızı kamuoyunun bilgisine sunar, kontrolörlere yapılan bu aşağılamayı protesto etmek için 22 Temmuz Salı günü 24 saatlik uyarı grevi yapacağımızı bildiririz.
CAS Çalışanlarına Aktif Destek Verilecek
Önce KTHY sonra ERCAN, ardından ETİ ve şimdi de CAS, teker teker bilinçi şekilde özel sermayeye peşkeş çekmek için batırılmaktadır. CAS şirket ortağı olan HAVAŞ’ın, ortaklıktan çekilmesinden dolayı Hükümet, bir sorumsuzluk örneği olarak 169 CAS çalışanını sokağa atmıştır. Hava-Sen’nin aylar öncesinden yaptığı birçok uyarıyı dikkate almayan Hükümet şu an ne yapacağını bilmeyerek bocalamaktadır.
Hükümet ortaklarının çalışana karşı yaptıkları diğer bir yanlış ise seçimden önce alınan işten durdurma kararlarının, emekçinin oyunu aldıktan ve seçim bittikten sonra bildirilmesidir. İnsanları aldatmaya yönelik bu hareketlerden haberi yokmuş gibi yapıp sorumluluktan kaçmaya çalışmak, “sorumlu” olduğunuz gerçeğini değiştirmemektedir. Günü geldiğinde emekçinin hafizasını tazeleyeceğimizden hiç şüpheniz olmasın.
Geçmiş yıllarda bizlerle birlikte omuz omuza yürüyüp eylem yapanlar iktidara geldiklerinde ancak bu kadar değişebilirlerdi. Madem ki bir önceki hükümet döneminde yapılanların aynsını yapacaktınız neden hükümete geldiniz? Neden eleştirdiniz? Bu halk size neden güvendi? “Gelenin gidenden tek farkının renk farkı” olduğu bu çürümüş ve sermaye yanlısı sistemde emeğe, emekçiye, insan onuruna saygı ancak bu kadar olur. Her biri bizlerin kardeşi ve mesai arkadaşı olan CAS çalışanları bilmelidir ki, Hava Trafik Kontrolörleri olarak sürece müdahiliz, haklı mücadelenizde sözde değil, aktif olarak yanınızda olacağız.
1 Mayıs Basın Bildirgesi
Senelerdir ”Emek en yüce değerdir” veya ”Biz işçinin ve emekçinin yanındayız” gibi ifadelerin sadece seçim propagandalarında kullanıldığı, bu anlayışlardan yoksun siyasilerin paslaşarak hükümet ettiği, barış, demokrasi ve sosyal haklardan uzak bir düzende yaşamaktayız. Bu süreç içerisinde siyasilerin yalan vaadleri ve özellikle koltuğa oturdukdan hemen sonra bozuk sisteme adapte olmaları halkı ve çalışanları bezdirmiştir. 1 Mayıs emekçinin bayramıdır, 1 Mayıs birlik ve mücadele günüdür. Birlik ve mücadeleye en çok ihtiyacımızın olduğu bu dönemde tüm çalışanların bayramını kutlar, bu anlamlı günde hükümet edenlerin formalite 1 Mayıs mesajlarını şiddetle kınarız.
ÇÖZÜM ve BARIŞ
Yarım asıra yakın bir süredir Kıbrıs’ta barış olması için bekliyoruz. Barış olacak diye beklerken bir nesli tamamen kaybettik. Kimi maddi nedenlerden, kimi askerlikten, kimi yaratılan bu adaletsiz ve bozuk düzenden dolayı isyan ederek yabancı ülkelere göç edip doğup büyüdüğü toprakları terk etmiştir. Göç edilen ülkelerde insan hakları, sosyal hukuk devleti ve adelet kavramı ile ilk kez tanışan insanlarımız bu istikrarsız topraklara geri dönmek istememektedir.
Bugün itibarıyla devletin tüm kurumları iflas etmiş, maliyenin kasası yardım olmaksızın birinci ayı çıkaramayacak durumdadır. Partizanlık, adam kayırma devletin tüm yapısında mevcuttur. Bilinçili veya bilinçsizce yapılan devleti ve kurumlarını zarara uğratan yanlışların, skandalların ve yolsuzlukların üstünü örtmek için üstün çaba sarf edilmiştir ve edilecektirde. Zenginlere ve parti yandaşlarına vergi muafiyetleri çeşitli ayrıcalıklar ve olanaklar artarak devam edecektir. Buna karşılk olarak elektriğe, benzine, tüp gaza, ekmeğe ve süte her hafta ZAM yapılarak, toplumumuz sefalete mahkum edilecek adına da “ekonomik kriz” denilecektir. Bu arada, bu çürük sistemden beslenip Kıbrıslı Rumların malı üstünden servet yapmış olanlar ise televizyonlarda günümüz dünyasında artık yeri olmayan, milliyetçilik ve ırkçılık masalları anlatarak kokuşmuş sistemin devamlılığını savunmaya devam edecektir.
İçinde yaşadığımız bu çökmüş sistemin düzeltilmesi insan hayatına saygılı, yaşanabilir bir hale getirilmesi hayal bile olamaz. Kıbrıs Türkünün tek kurtuluş yolu ÇÖZÜM VE BARIŞ’tır. Yeni görüşme sürecinde uluslararası baskıların da etkisiyle Kıbrıs sorununa yeni bir boyut getirilmiştir. Uluslararası aktörlerin kendi çıkarları doğrultusunda hareket edeceği, Kıbrıslıların çıkarlarının pek önemsemediği aşikardır. Türkçe ve rumca konuşan Kıbrıslılar geçmişte ada üstünde oynanan emperyalist oyunlardan ders alarak bir birlerini karşılıklı suçlamayı bırakıp KIBRISLI BİR ÇÖZÜM geliştirmelidir. Hava Trafik Kontrolörlerinin ÇÖZÜM ve BARIŞ sürecine desteği tamdır. ERCAN ve FIR ile ilgili tüm konularda sürece barışçıl katkı koymaya hazırız.
ÇÖZÜM ve BARIŞ, BİRLEŞİK KIBRIS FEDERASYONU’dur
KAMUDA REFORM YALANI
Mevcut hükümetimiz tarafından, “Büyük Kamu Reformu” olarak adlandırılan yeni kamu yasası eskisinden daha kötü uygulamalara yol açıyor. Yeni Kamu yasası geçici memur’un “sözleşmeli memur” olarak adının değiştirildiği , Kamu Hizmet Komisyon’unun sınavlarla ilgili tüm yetkilerine müdahale eden, partizanlığın tavan yaptığı bir yasa olarak karşımızdadır. “Reform olacak halk hizmet alacak” diye topluma yutturulan bu yalan, aslında toplumsal anlamda halkın beklentilerine çözüm bulamayan partilerin tek çare olarak oy toplamak adına kamu kadrolarının hem alt hem de en üst seviyelerine uyduruk belgelerle adamlarını rahatça sokabilmeleri için hazırlanmıştır. Bu mentalite devam ettiği sürece tüm yasaları değiştirsek de kamudaki aksaklıkların iyileştirilmesi hayalden ibarettir.
Özel sektörde zorunlu olarak üyelik istenilen oda ve kuruluşlarda olduğu gibi kamuda da örgütlülüğün zorunlu hale getirilmesi medeni ülkelerde olduğu gibi toplumun tüm kesimlerinin sivil toplum kuruluşlarına katılımlarının teşvik edilmesi gerekirken sendikaların sahip oldukları en temel haklar bile bu yasayla kaldırılmaya çalışılmaktadır. Hazırlanan taslakta on sayfaya yakın çalışana uygulanabilecek cezayi ve disiplin işlemlerinden bahsedilmektedir. Gelmiş geçmiş hükümetler, kamu kurum ve kuruluşlarına akraba, eş, dost, vs.. ile dolduracağına, kamuda işe giriş niteliklerini düzenleyerek, yapılan sınavlarda başarı gösterip iş yapabilme kapasitesine sahip insanları kamuya kazandırsalardı, bugün bu cezalar bu kadar ağırlaştırılmak zorunda kalınmazdı.
Diğer bir taraftan hava trafik kontrol hizmetlerinin bu yasa taslağında operasyonel olarak yanlış bir sınıfta tanımlandığını ve bu durumun bazı mağduriyet ve tıkanıklıklara sebep vereceğini defalardır dile getirmemize rağmen halen bu sorunun giderilmesi için herhangi bir adım atılmamıştır. Hava Trafik Kontrolörleri Sendikası kamuda gerçek anlamda bir reform yapılmasının yanında olup yasanın bu şekilde onaylanmasına tamamen karşıdır. Sendikamızın kaygıları dikkate alınmaz ve partizanlığın önü net olarak kapatılmaz ise Hava Trafik Kontrolörleri Sendikası, düzenli olarak Ercan’da Grevde olacak ve çalışanın yanında olduğunu iddia eden bu hükümetin yasakçı tavırları vereceğimiz mücadeleye engel olamayacaktır.
Basın Bildirisi
Kontrolörler olarak bizler Hava Trafik Hizmetlerini yürüten personelin dünyadaki meslektaşları ile aynı eğitim, hak ve aynı çalışma olanaklarına kavuşması için başlangıç olarak belirli başlıklar belirleyerek yasalarda gerekli değişiklikler önererek hem geçmiş hem şimdiki hükümet yetkililerine önceden ilettik. Bu konularla ilgilenen yetkili bir muhattap bulunamayışından ve de bugüne kadar hiçbir ciddi adım atılmamasından dolayı da grev açıklamıştık. Sn. Başbakan Ö.YORGANCIOĞLU bu konuların konuşularak çözümlenmesini istediğini bize bizzat iletmiştir. Bizde aynı fikirdeyiz ancak bu noktadan sonra hiçbir hükümet yetkilisi ile görüşemedik, randevu taleplerimiz bekletilmektedir. Bir muhattap olmadan kendi kendimize konuşarak sorunları çözemeyeceğimize göre halen aynı yerde bulunduğumuz aşikardır. Grev açıklamadığımız sürece hiçbir Hükümet yetkilisinin tarafımıza bile bakmadığı acı gerçeği ile önceki hükümet döneminde de yüzleşmiştik.
Hiçbir tartışma imkanı verilmeden yangından kaçırılan yeni Kamu Yasası’nın, önerilerimizi içermediği gibi mevcut haklarımızı da engelleyen maddeleri olduğunu görmekteyiz. Kontrolörler için, personel kalitesini arttıracak en önemli taleplerden biri; Mesleki Teknik Hizmetler Sınıfı altında, Hava Trafik Hizmetleri Sınıfı adında bir hizmet sınıfı oluşturulması ve de mesleğe giriş niteliklerinin üniversite mezuniyeti olacak şekilde yeniden şekillendirilmesi ve mesleki tanımının sınıfsal olarak yapılmasıdır.
Sivil Havacılık Dairesi’nden ve sendikamızdan görüş alınmadan hazırlanan bu yasa ile ilgili yeniden düzenleme yapılmasını buna ilaveten Sivil Havacılık Dairesi Teşkilat Yasası içerisinde de önerdiğimiz diğer değişikliklerin bir an önce sendikamızla istişare içerisinde, çalışanı daha fazla mağdur etmeyecek şekilde ivedilikle düzenlenmesi beklentimizdir. Hükümete yetkililerine, söz verdikleri ama göremediğimiz işbirliğini gerçekleştirmeleri ve 2014 yılının eylem ve grevlerin yılı olmaması için şimdiden çağrı yapıyoruz;
Ercan Hava Sahası ve tüm çalışma hayatımızı etkileyecek bu yasal düzenlemelerle ilgili, kontrolörler olarak önerdiğimiz değişikliklerin dikkate alınmaması durumunda Hava Trafik Hizmetlerini telafisi mümkün olmayan büyük bir çıkmaza itmiş olacaksınız. Bu olumsuz koşullar içerisinde doğacak sonuçlardan dolayı son gün “grevi kaldırın konuşarak çözelim” diye bizi aramanız hem çok geç hem çok samimiyetsiz olacaktır.
TOMA!
Sivil halkın, anayasal hakkı olan protesto ve eylem hakına karşı, diktatöryal bir zihniyetle üretilmiştir. Halkın toplanarak bir araya gelmesini, devletin yanlış uygulamalarını protesto etmesini engellemek için insanlara karşı kullanılan bir şiddet aracıdır. Bir TOMA’nın insanlara nasıl eziyet edilebileceğini, nasıl sakat bırakabileceğini, Türkiyede’ki gezi parkı eylemleri sırasında sıkça gördük halen görmeye devam ediyoruz.
Tamamen yönetenlerin çıkarlarını korumaya yönelik bu araçlar toplumda düzeni ve huzuru sağlamaktan çok uzaktadır. Böyle bir aracın alımının toplumumuzdaki tansiyonu daha da artıracağı yapılan eylemlerde şiddeti getireceğini görmemek için kör olmak gerekmektedir. Her fırsatta “paramız yok tasarruf yapmalıyız” diyen hükümet yetkilerine “kullanmayacakları” TOMA aracını almayak tassarruf etmelerini öneririz.
Hükümetin TOMA alımı ile ilgili olarak seçim öncesi ve seçim sonrası tavrı arasında ciddi bir tutarsızlık bulunmaktadır. Eğer bu tutarsızlıklar hükümet programına da yansıyacaksa ilerleyen aylarda halk ve örgütler yine sokaklarda olacak dahası büyük umutlarla gelen koalisyon hükümetinin ömrü pek kısa olacaktır. Havacılık sektörü de dahil olmak üzere, ülkemizde bir çok sektörde bir çok sorun halen çözülmeyi beklemektedir. Hükümetimize, Kıbrıs Türk halkına karşı değil halkın beklentilerine odaklanmalarını tavsiye ederiz.
Kalbimiz Sizinle #direngeziparki
İstanbul Geziparkı’ndan başlayarak tüm Türkiye’de halk hareketine dönüşen eylemlerde, ülkesine sahip çıkmak için mücadele veren halka karşı AKP hükümeti aşırı derecede güç kullanmaka ve bu Dünya basını tarafından tescillenmektedir. Ulusal basın’ın adete kör olduğunu verilen talimatla Türkiye’de yaşananları adeta yokmuş gibi göstererek karartma uyguladığını da sosyal medyadan alınınan bilgilerle gayet açık şekilde izliyebiliyoruz.
Baskıcı ve yasakcı tavrından bir an olsun ödün vermeyen bir anlayışla Faşist AKP yönetimi şidddetin dozunu arttırarak Türkiye’yi sermayeye teslim etmek ve diğer bir yandan dikte ettiği herşeye boyun eğecek tek tip halk modelini oluşturmak için kadın çocuk genç yaşlı demeden acımasızca direniş gösteren herkese aşırı şiddet uygulamaktadır.Türkiye halkı artık uyanmıştır AKP’nin maskesi düşmüştür. Bizler, ülkeleri ve toplumsal değerleri için direniş gösteren tüm halkları selamlar, haklı mücadelelerinde her zaman destek olacağımızı bildiririz.
Benzer şekilde Kıbrıs’ta da faşist AKP zihniyetini destekleyen ve memurluğunu yapmak adına halkın taleplerini göz ardı eden siyasi partilere hiçbir zaman prim vermeyeceğimizi ve her zaman karşılarında başkaldıracağımızı bildiririz. #direngeziparki
HTKS Yönetim Kurulu (a)
Başkan
Cem KAPISIZ
HTKS’den 1 Mayıs İşçi Bayramı mesajı
1 Mayıs İşçi ve Emekçiler Bayramı dünya çapında kutlanan, birlik, dayanışma ve haksızlıklarla mücadele günü. Ülkemizde emekçilerin haklarının sömürüldüğü, sosyal adaletin dibe vurduğu, halkımızın malı olan kamu kurumlarımızın, ülkemizi yönettiğini iddia edenler tarafından özelleştirilip yandaşlara yedirildiği bir döneme şahit oluyoruz.
Sistem her geçen gün emekçiyi köleleştirmeye devam ederken, halkımızı sosyal ve siyasi bunalıma sürüklüyor. Yönetenler ise uyguladıkları yanlış politikaların bedelini çalışanın sırtına yüklenmekte ve de sorumluluktan kaçmaktadırlar. Birlik olmaya en çok ihtiyaç duyduğumuz bu zamanda emekçiler olarak çürümüş düzene karşı haykırmak için 1 Mayıs akşamı Kuğulu Park’ta toplanıyoruz. Yaşasın 1 Mayıs…